“Aşk, yoksulluk ve öksürük”

Genç kız ve sevgilisi plajda elleri kenetlenmiş bir halde güneşleniyorlarmış. Erkek yattığı yerden hafifçe doğrulup kıza, seni çok seviyorum, demiş. Kız, gözlerini sevgilisinin gözlerinden aşağılara doğru kaydırıp cevaplamış: Görüyorum.

Neredeyse bir aydan beri yakamı bırakmayan kuru öksürüğümü geçirmek için şurup, hap peşinde koşturup ıhlamurundan ballı çörek otu karışımına varana dek çare arayıp dururken, 1974’te “Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm” adlı 45’likleriyle “Anadolu Rock” türünün önemli örneklerinden birini müzik tarihimize armağan eden Ersen ve Dadaşlar’a doğru bir zaman tüneli inşa ediverdim birdenbire karşıma çıkan Sinecod’un bu sevimli reklamını görünce.

İşe gidip gelirken ve işyerinde öksürüğümü saklamak ne mümkün! Hoş, domuz gribi modası da yok çok şükür! Ancak millet yine de kıl kapıyor tabii haliyle, ciğerlerinin sökülmesine ramak kalmışçasına böğüren, gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi debelenen bir âdemi görünce. Bitkisel tedaviler, şuruplar falan derken “kabul edilebilir” sınırlar içinde öksüre öksüre hayatımı idame ettiriyorum şimdilerde.

Aşk, yoksulluk, öksürük ve ölüm… Sobeee!


2 responses to ““Aşk, yoksulluk ve öksürük”

Yorum bırakın