“Kırcan mı belümü”

Yahoo’daki e-posta hesabımda yıllaaar önce hazırlayıp reklam ajanslarına gönderdiğim CV’mi arıyordum. Tam sekiz yıl önceki bir e-postamı buldum, o CV’mi ararken. 24 televizyon kanalında “Bir Şarkısın Sen”in sunuculuğunu da yapan Naim Dilmener’in Ayşe Hatun Önal’dan sitayişle bahseden yazısına cevaben bir e-posta göndermiştim. Ayşe Hatun Önal’ın “Çatla” isimli şarkısını beğendiğini yazan Naim Dilmener’e gönderdiğim bu e-postayı tarihe not düşürmek için buraya da alıyorum. İşin tuhafı, hâlâ “beğen”erek dinliyorum bu eseri! “Çeksene Elini”, kim ne derse desin, “kült” bir şarkıdır. Üstelik “altyapısı” hiç de fena değildir. Şimdi tarihe tanıklık etme vakti. Takvimler 24 Şubat 2004’ü gösteriyor.

AA – Sayın Naim Dilmener,

Ayşe Hatun Önal isimli mankenin çıkardığı single’ı yere göğe sığdıramamış olmanızı hayretle, ibretle karşıladığımı bilmenizi isterim. Yazılarınızın takipçisi olarak tüm yazdıklarınızı okuyorum ilgi alanıma girse de girmese de… Ama bu “kırcan mı?” nakaratlı eser için yazdıklarınızı okuyunca; vay be adamlar neler yapmış ya, hemen gidip şu yapıtı alayım bari, diye de içimden geçirmedim değil şaşkınlıktan ağzım açık bir halde.

“Nefret edilmesi en çok sevilen kişi” diye frenkçe bir tabir vardır ya, tastamam öyle! O ne kulak tahriş eden tonlama, vurgulama öyle… Ama ne hikmetse o tahammül ötesi “tarz”da insanı dinlemekten memnun bırakan garip bir “tat” var! “Bu ne yaman çelişki” hadisesi işte! İşin gerisindeki kadronun mahareti bu. Size katılıyorum. Tesadüfen klibi de izledim ve bu “kırcan mı?” ana temalı şarkının tam anlamıyla bir “kiç” olduğunu düşünüyorum. Sesi olmayan üç yıldız konusunda da sizinle hemfikirim. Ki daha yığınla yıldız var sesi olmayan! Benim “kulağım” da gayet iyidir. Bu son teknoloji ürünü alet edevatla hepsine, amiyane tabirle, beş basarım! Rumeli Konserleri dizisini izleyen biri olarak “live” performanslarının içler acısı hali ile “stüdyo” kaydındaki performansın uçurumunu gördükten sonra, canlı canlı dinlemediğim hiçbir şarkıcı için görüş beyan etmem mümkün değil.

Hepsinin foyası canlı performansta döküldü/dökülüyor. Ama Ayşe Hatun Önal apayrı! Amaç dumanlı kafayla dağıtmak, dünya dertlerinden sıyrılmaksa kimin, neyi söylediğinin hiç önemi yok değil mi? Her şeyin cılkının çıktığı, metrekareye 2-3 popstarın düştüğü ülkemizde müziğe sadece eğlence amaçlı bakılması daha çok “hayvan” için altyapısı sağlam, dans müziği üretimini kamçılar ve mankenlik yapacak hanım kız kıtlığında Ortadoğu ve Balkanlar üzerinden manken ithaline de başlarız gibime geliyor.

Saygılar,

Adnan

ND – Selam Adnan,

İlginize, ayrıntılı mail’inize teşekkür ederim. Sözünü ettiğiniz yazıyı “yazıp yazmamak” konusunda çok düşündüm. Belki de ilk defa “Beğendim ama şimdi bunu söylersem millet beni tefe koyar” diye düşünmeye başladım. Sonra da; “Bugüne kadar her beğendiğine beğendim dedin, beğenmediğine de beğenmedim, o zaman bunu da yaz” dedim kendi kendime. Öyle de yaptım sonuçta. Özellikle  single’ın açılış şarkısı “Çatla”yı çok çok seviyorum, elden ne gelir. Tek dayanağım “Bazen müziği müzik olduğu için değil, başka nedenlerle de sevebiliriz” oldu. Çok düşkün olduğum “kitsch” örneği olması da ayrı konu. Durum bu.

Selamlar, sevgiler,

Naim

http://www.youtube.com/watch?v=qw2RUVRZSBI


Yorum bırakın