Monthly Archives: Kasım 2012

Ubeydullah Efendi’den sevabına reklamcılık dersleri

“Amerika’da reklâmcılık hakikaten hâtır-ü hâyale gelmez şeylerdir. Sırf bu reklâmcılık yüzünden milyonlarla adam geçiniyor. İlâncılık için milyonlarla para sarf olunur. Kimin aklına ilâncılık yolunda bir fikir yahut bir fikr-i bikr gelirse kendisine tavsiye ederim, hemen durmasın, Amerika’ya gitsin. Büyük bir servet yapacağına emin olun.

Azizim! Hiç mübalağa zannetme. Eğer reklâmcılık bilmiyorsan, tüccarsan, yani satılık bir malın varsa malının iyiliğine güvenme. Kötülüğünden hiç meyus olma; eğer reklâmcılık biliyorsan, bas reklâmı, çaldın düdüğü. Malını ilân etmek elinden gelmiyor mu? Dünyanın en yüksek cevherleri sende olsa para etmez, mal elinde çürür gider.”

Ubeydullah Efendi (1858-1937)

 


“Geçmiş güzel günleri ruhumla anıyorum”

Ayrıca: Savina Yannatou – Primavera en Salonico, Terra Nostra


Çok mutsuzum.

Bu dünyada hâlâ “çocuk” kalabilenlere…

Edi: Altan Erkekli

Büdü: Köksal Engür


Reklam meklam: Hor görme “tire”yi!

Hor görme tireyiPopüler kültürün vazgeçemediği figürlerden Mrs. Shafak’ın önderliğinde iyice içi boşaltılan Mevlânâ’nın “Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol.” sözü, işini layıkıyla, adam gibi, bihakkın yapmayıp da hak etmediği dünyalıkları cebine indirenler için güle oynaya kullanacakları bir kalkan olmalı. Yok öyle yağma!

Söz konusu şirketin “dinsel hassasiyet” bağlamında sağlam bir altyapıya sahip olduğunu düşünerek, dinî referanslar vereceğim. Türkçenin “emanet” edildiği bir meslek grubu da reklamcılardır. Ve o reklamcılar ile onlara iş buyuran reklamverenler bu emanete “hıyanet” etmemelidir.

“İbn-i Ömer diyor ki: Peygamberimizin şöyle buyurduğunu duydum: ‘Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan sorumlusunuz. Devlet Başkanı üslendiği görevden sorumludur. Kişi ailesinin koruyucusu ve eli altında olanlardan sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının koruyucusu ve eli altında bulunanlardan sorumludur. Dikkat ediniz, hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan sorumludur.” *

İnsanın sorumluluk alanına giren her şey “emanet”tir. “Emanet”e de (Bkz. Türkçe ve kuralları) “hıyanet” edilmemelidir.

Gelelim reklam meklamımıza… Bank Asya’yı 14 Kasım 2012’de “hoş geldin”in hatalı yazımı dolayısıyla Kırık Potkal’a misafir etmiştim. Anlaşılan o ki, misafirperverliğimden pek memnun kalmışlar. Bu kez de “Ve, ile, arasında” anlamlarını vermek için sayılar veya kelimeler arasında ‘tire’ kullanılır.” kuralını hiçe saymalarıyla, tekrar bu sayfalara misafir ediyoruz. Hoş geldiniz, azap getirdiniz!

* Buhari, Cuma, 11; Müslim, İmâre, 5.

 


İkna et bizi Mark Twain!

İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten kolaydır.

Mark Twain


Ah bu “reklâmcılık”!

“Amerika’da reklâmcılık hakikaten hâtır-ü hâyale gelmez şeylerdir. Sırf bu reklâmcılık yüzünden milyonlarla adam geçiniyor. İlâncılık için milyonlarla para sarf olunur. Kimin aklına ilâncılık yolunda bir fikir yahut bir fikr-i bikr gelirse kendisine tavsiye ederim, hemen durmasın, Amerika’ya gitsin. Büyük bir servet yapacağına emin olun.”

Ubeydullah Efendi (1858-1937)


Māzi: Pek müessir ve emin bir ilaçtır Seksülin

 


Bu kez gerçekten öldü: Larry Hagman (1931-2012)

 


Kız: Nur Cennet Erkek: Acun

Sünnet çocuklarına pompalı veya kartuşlu dolma kalem-tükenmez kalem takımı veriliyor mu hâlâ? Oyun konsolları ile tablet “pisi”ler mi ele geçirdi çocukluğun o buğulu dünyasını yoksa? Sünnet törenime katılan arkadaşlarımın isimlerini hayal meyal hatırlıyorum: Hakan, Ünal, Cüneyt, Esra… Mahalle arkadaşlarımın hepsi gelememişti Üsküdar’daki sünnet törenime. İsimlerini anayım yıllar sonra: Adil, Bilge, İrfan, Oğuz ve bir damperli kamyonun dev gibi tekerleklerinde hayatını kaybeden, üç tekerlekli bisikletlerimizle mahallemizde tur attığım Tuncay.

“Bugün doğan çocuklara isimler” olurdu gazetelerde, duvar takvimlerinin yapraklarında eski vakitlerde. İşim gereği çocukların, gençlerin mekânlarına yakın durmaya gayret ederim. Hayır, tabii ki uyuşturucu falan satmıyorum! Gönüllü kölesiyiz Türkçenin, o bakımdan…

Çocukların, çocukluktan ergenliğe adım atmak için acele eden küçük insanların hitaplarına kulak kabartıyorum da… Aileler isim koymak için akla karayı seçerler ya doğum öncesi… Boşa çaba! Erkek ismi “Kanka”, kız ismi de “Kanki” olmuş! Birbirlerine isimleriyle seslenen bir çocuk/genç görsem gidip alnından öpeceğim! “Kanka”, “panpa”, “hacı”… Dinî hassasiyetler düşünülerek konulmuş isimler de, “trendy” isimler de çocukların ve gençlerin dudaklarının arasından çıkarken “hacı”ya, “kanka”ya, “panpa”ya veya “kanki”ye dönüşüyor.

Efendim, Nur Cennet “büyük jüri”ye “sen” diye mi hitap etmiş? Pekâlâ… “Nerden? Evli miyiz?”


Şiir’sel: Ğazze!