Gatowich, Gato Barbieri ve Maria Schneider

Bernardo Bertolucci’nin 1972 tarihli “Last Tango in Paris” (“Paris’te Son Tango”) filmini seyreden erkeklerin “fantaaazi”lerini süsleyen o ünlü “tereyağı” sahnesinden belleklerine nakşolan “haz nesnesi” Maria Schneider’den başka hangi isimler vardır bilemem ama bana “Paris’te Son Tango”dan miras kalan isimlerden biri Bertolucci’nin görüntü yönetmeni Vittorio Storaro (“Sheltering Sky”, “The Last Emperor”, “La Luna”) ise diğeri de filmin müziklerini besteleyen 1934 doğumlu Arjantinli caz müzisyeni Gato Barbieri’dir.

Carla Bley, Dollar Brand (Abdullah İbrahim), Don Cherry, Charlie Haden, Gary Burton gibi önemli müzisyenlerle de çalışan Gato Barbieri’yi Atatürk Oto Sanayi Vodafone İstasyonu’ndan gün yüzüne çıkıp da Doğuş Power Center’a doğru yürüdüğümde hatırlamadan yapamam.

İşe yetişme telaşındaki mavi ve beyaz yakalıların imdadına, köşe başlarına konuşlanmış el arabalarında kahvaltılık sandviçler hazırlayanlar yetişir İstanbul’da. Bunlardan biri bahsettiğim güzergâhta tezgâh açan “GATOWICH Tadı Adında Gizli” tabelalı sandviççidir.  Bu sabah, Gato Barbieri’nin hatırına “etsiz” bir sandviç yaptırdım. Lezzeti yerinde (“dehşet”, “çok başarılı” diyenler de var), hijyene özen gösterme gayreti taşıyan Gatowich’in eski kaşar, Ezine beyaz peyniri ve İzmir tulumundan mamul sandviçine acılı ezme, Nutella, Rus salatası, kırmızı biberli yeşil zeytin gibi tatlandırıcılar da ekletmeniz mümkün. Gato Yılmaz’ın her müşterisine gösterdiği nazik, mütebessim yaklaşımı ise günümüz İstanbul’unda esnaftan görmeye alışık olmadığımız ayrı bir şıklık.

Cinsel dürtüleri azdıran, ahlak dışı, müstehcen” olduğu gerekçesiyle sansürlenen “Paris’te Son Tango” ancak 1987’de “sansürsüz” gösterilebilmişti. Bertolucci’nin filme çektiği “sanatsal cila”yı, 70’lerde hayatının baharındaki, toy M. Schneider’e olan “her şey sanat için” tahakkümünü falan deşmek bu yazının işi değil. Şu kadarını yazayım: 1975’te Michelengelo Antonioni, “Passenger”ıyla (“Yolcu”) Schneider’in “Paris’te Son Tango”nun çekimlerinde incinen ruhuna biraz olsun merhem oldu. Kalçalarını değil, oyunculuğunu konuşturmasını isteyen Antonioni’nin “Yolcu”suyla filmografisine hatırı sayılır bir iş ekledi.

Çok yaşa sen Gato Barbieri ve dinince dinlen Maria Schneider.


Yorum bırakın