George Roy Hil’in yönetmenliğini yaptığı Butch Cassidy and the Sundance Kid (1969) filminde Butch, Stuart Rosenberg’in Brubaker (1980) filminde Henry Brubaker ve Sydney Pollack’ın o unutulmaz, harika filmi Three Days of the Condor’da (1975) Joseph Turner rolüyle gönlümde ayrı bir yeri olan 1936 doğumlu Robert Redford’a Ayşe Arman’ın “large” yaklaşımıyla kırk yıllık ahbap havalarında verdirdiği pozları görünce içim cız etti.
“Dünyanın en önemli aktör ve yönetmenlerinden biri olan Robert Redford geçtiğimiz hafta içinde Digitürk 307. kanalda HD, 7. kanalda standart yayına başlayacak olan Sundance Channel’ın lansmanı için İstanbul’daydı.” haber cümlesini okumamış olabilirsiniz. Ayşe Arman’ın şu sözlerini okuyalım: “Hep çok beğendim onu. Ayağıma gelmiş, onun gözlerine bakabileceğim, belki dokunurum bile… Kompleks yapıp gitmeyeceğim öyle mi? Yemezler! Gittim.”
Meydanı boş bulmuşsun kekliyorsun insanları Ayşe’nım. Sen nesin ki, nasıl bir “star”sın ki “kompleks yapıp gitmeyeceğim” diyorsun? Ayrıca “kompleks” kek gibi,
yapılan bir şey değildir. Robert Redford’a mı “kompleks yapıp” gitmeyeceksin? Yazındaki “kurgu”yu bile eline yüzüne bulaştırmışsın. Of Ayşe’nım of! 2 Aralık 2012’deki yazısında, yayın direktörü Fikret Ercan’ın “Röportaj vermek için ajansı seni seçmiş.” yazmasına ne diyeceğiz peki? En hafif deyişle “tenakuz” diyorum. Bu da büyük röportajcımız!
Celal Çapa da boş durur mu? O da Spike Jonze imzalı Being John Malkovich (1999) ile gönüllerimizde taht kurmuş olan John Malkovich’e asker arkadaşı muamelesi çekmekte beis görmemiş. Ben de Monica Bellucci ile şöyle rahat bir ortamda bir röportaj yaparım herhalde üç vakte kadar. Parasıyla değil mi? Bu arada Vincent Cassel de eniştemiz olur.








