“Büyükbaş hayvanların gövde etlerinin veya bunların karışımlarının yağ , kemik, sinir ve damar gibi kaba dokularından ayrılıp kıyılmasından sonra gerekli yardımcı maddelerin katılmasıyla hazırlanan et hamurunun kılıflara doldurulması ve tiplerine uygun şekilde dumanlanıp suda pişirilmesiyle elde edilen et ürünüdür.”
Salamın tarifi “gidacilar.net”te bu şekilde verilmiş. İçerdiği maddelere ve yapım tekniğine göre pek çok çeşidi var elbette salamın. Benim favorim ise çocukluğumdan beri damağımda ve dimağımda izi kalan şarküteri (Delicatessen de ne filmdir ama!) ürünlerinden biri Macar salamıdır. Diğeri ise Namlı Pastırmacı’nın (Eminönü) dillere destan kuşgönü pastırmasıdır.
Yolumu bir türlü “İstanbul’a” düşüremediğimden, Polonez’in salamına dümeni kırdım. Reklam sektöründe istihdam edilen “yazar” arkadaşların gûlyabâni görmüş gibi kaçtığı (“Bilmediği” demiyorum, belki de, yok canım daha neler!) iyelik ekini göremediğim gibi, salamımıza eklenen kimyasalları okuyayazınca içim bi’ tuhaf oldu. Hem iyelik eki yok hem de dünya kadar “tatlandırıcı” var! Sağınıza solunuza bi’ bakın; “erkek terlik”, “bayan çorap”, “Taksim Meydan” gibi sakat ifadelere rastlayacaksınız hemen hemen her türlü mecrada. Sizi bilemem ama benim midem bu yamuk yumuk, derme çatma kabile dilinden fena halde bulanıyor.

Yorum bırakın