Monthly Archives: Eylül 2013
Yeteneksizsiniz.
Biri “maraba televole”nin acar muhabiriydi, kelimeleri eze eze konuşur ve ürkek ürkek futbolculara mikrofon uzatırdı, Allah nasıl bir yürü ya kulum dediyse… Biri güzellik yarışmasında diskalifiye olup sinema dünyasına girdi… Gözü “mavi mavi”ydi. Baş döndüren, okuyanda “vay anasını” dedirten gönül ilişkileri oldu. Beriki de Yılmaz ağabeyinin “moderatörlüğünde” Beşiktaş’taki “mutfak”tan çıkıp güzeller güzeli Farah Zeynep Abdullah’ın sevgilisi olarak ününe ün katıp pek çok erkeği hasedinden çatır çatır çatlattı… Aynı kanalda üçün biri mi, üçü bir yerde mi, ne karın ağrısı ise bir “tolk şov” programına intisab etti. Kaymağı ise bütün “mutfak” ekibine Vodafone’dan geldi.
“Başarılı programcı”nın diksiyonu bir felaket, hâlâ düzeltemedi bunu. Ancak üniversite talebeleri ona bayılıyor. Yetmez mi? Elini kolunu nasıl kullanacağını da öğrenemedi. İktidara olan yakınlığı, FB’ye olan tutkusu dillere destan. Ebru Destan evlenip çoluk çocuğa mı karıştı acep? Neyse, hangi delikanlı helikopter kiralayıp tuttuğu takımın kamp yaptığı yaylaya gidebilir ki? Heyhat! GS’nin maçına bile gidemiyorum ulan! Kır şifreyi, seyret GS’yi! Bir banka da “halden anlar” hali varmış gibi reklamlarında oynattı bu programcıyı! Babası yaşındaki adamlara “Çocuğumuz var mı?” diye soru soran, yaşça büyük olsun olmasın bir şekilde “yırtma” telaşındaki herkese “sen” diye hitap edip başka bir programındaki yarışmacıya “sen” diye hitap ettiği için yapmadığını bırakmayan… Huzuruna gelen yarışmacılara “Nerede çalışıyoruz?” sorusunu tevcih ettiğinde yüzünde beliren o kibir, o umursamazlık ve o halden anlamaz tavrıyla ruhum nasıl daralıyor bir bilseniz. Biliniz. Sizin de daralsın artık o ruhunuz.
“Mavi mavi” ablam ise Tanju’lar, İbo’lar derken Kaya’ya tosladı. Evlendi. Boşandı. Tenise meraklı. Oyunculuğa ciddiyetle eğilseydi ilerleme kaydedebilirdi. Buna kanalize olmadı. Okuması kolayın da kolayı pop şarkıları “Türk sanat müziği” adı altında özel gecelerde ve yıldızlı gecelerde “yorumladı”. Ülke gündemine de maydanoz doğramaktan geri kalmadı. Entellektüellerle girdiği savaştan yara almadan çıktı. Kendince esti gürledi. Boş vakitlerinde “jüri üyeliği” yapıyor.
Eser kardeşi BKM-Çok Güzel Hareketler Bunlar’da üç beş kez seyrettim. Oyunculuğunu, Farah Zeynep’le beraberken biraz, ne birazı, deliler gibi ilerletseydi keşke. Kız ta ecnebi memleketlerde tiyatro eğitimi alıyor beyler, uyumayalım. Ben zaten bu kızdan çok ümitliyim. Bizim Naomi Watts’mız olacağına dair bir his var içimde. İşte buraya yazdım. Eser kardeşimiz ÇGHB’de tekstleri unuttuğu anlarda gülücükleriyle, mimikleriyle seyirciye ne hikmetse sempatik görünmüş olabilir ama bu “jüri üyeliği”ne terfi etmesinde bu kadar mı etkili olabilir birader! Sergen’i tek geçerim! Ne atı yahu! Yalçın. Eski BJK’li, FB’li, TS’li, GS’li Sergen Yalçın’ın robotik yorumlarını tek geçerim!
Zannettiğiniz gibi bu üç isme özel bir gıcıklığım yok. Ülkemizde siyaset, müzik, sanat alanında o kadar yeteneksiz cirit atıp gürz sallıyor ki, kendinizi korumazsanız beyninizin sakatlanması an meselesidir. Zevk incelmişliği diye yıllarca boşuna mı yazdı eski TİP’li Çetin Altan? Gusto kalmadı memleketimizde. Nüanslardaki derinliğe bakacak eğitilmiş göze sahip profesyoneller kalmadı. Hangi atlara binip onlar da bizi yalnız bıraktılar? Televizyon başında dizi manyağı yapılan halktan gusto beklemek… Godot neredesin? O halk “kapanmadan kazan”cılardandır artık, Türkiye’nin başkentine cevap verip araba, tablet cukkalayabilme telaşında… Gusto mu? Versene ordan bi’ Gusta!
Bursavî Tabib Muhammed Bey’i tanır mısınız? Tanımak lafın gelişi tabii, bu isim kulağınıza çalındı mı? I-ıh mı? Rahmetli, “Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.” der durur. Var mı duyan?
Reklam meklam: Bir şeyi güzel hissediyorum da…
Aferin! Poker mi oynuyorsun güzelim? Elin mi güzel? Neren güzel? Annen güzel de ben mi çirkinim? Şu “BEAUTY SÜTYEN” ne ayak? Penti’ye bu posteri hazırlayan hangi “acans” acep? Beauty and The Beast sanki! İç çamarı modelimiz fena değil ama Türkçe berbat! Bu “dublaj Türkçesi” denen garabetin ta kendisidir!
– Tanıştırayım, bu “dublaj Türkçesi”, dostum.
– Hey, bu harika adamım!
“Kendimi” nerede, “kendimi”? Bu işi hazırlayanlar kendinde değildi, bu muhakkak. Hatta daha da ileri gidip bu işi hazırlayanların muhtemel cevabını yazmak istiyorum: Meraklanma hacı, “kendimi” gizli özne. Biraz daha ileri gidiyorum ve ağzımın payını veren bu “yaratıcı” arkadaşların arkamdan neler diyeceklerine dair beyin fırtınası yapıyorum: “Herife lafı nası koyduk ama moruk!”, “Ulan Türkçenin muhtarı sen misin? Biz kreatifiz oolum, dille tabi oynuycaz! Sen o kıyrıtık köşende yaz dur daa! Hadeee!”
Bacım, hele bir yol deyiver bana; neyi “güzel hissediyorsun”? “KENDİMİ GÜZEL HİSSEDİYORUM” yazmayanlar Türkçeye ihanet etmektedir. Reklam Özdenetim Kurulu bu tür nüanslara kafayı takmıyor nasılsa… Yazın, yırtın, parçalayın Türkçenin bereketli rahmini!
“SÜTYEN” de “sutyen üstelik! Süt-meme ilişkisini bu güzide iç çamaşırına uygularsanız, kıçımıza geçirdiğimiz iç çamaşırına ne isim vereceğiz? Somebody That I Used To Know’u terennüm eden Gotye bu işe bozulabilir, benden söylemesi.
Ekmek paranızı kazandığınız işe saygı gösterin artık! Öncelikle işinizi ciddiye alın, daha sonra sizi ciddiye alırlar, hiç tasalanmayın.
“Macar Salam” ise Letonyalı sosis midir?
“Büyükbaş hayvanların gövde etlerinin veya bunların karışımlarının yağ , kemik, sinir ve damar gibi kaba dokularından ayrılıp kıyılmasından sonra gerekli yardımcı maddelerin katılmasıyla hazırlanan et hamurunun kılıflara doldurulması ve tiplerine uygun şekilde dumanlanıp suda pişirilmesiyle elde edilen et ürünüdür.”
Salamın tarifi “gidacilar.net”te bu şekilde verilmiş. İçerdiği maddelere ve yapım tekniğine göre pek çok çeşidi var elbette salamın. Benim favorim ise çocukluğumdan beri damağımda ve dimağımda izi kalan şarküteri (Delicatessen de ne filmdir ama!) ürünlerinden biri Macar salamıdır. Diğeri ise Namlı Pastırmacı’nın (Eminönü) dillere destan kuşgönü pastırmasıdır.
Yolumu bir türlü “İstanbul’a” düşüremediğimden, Polonez’in salamına dümeni kırdım. Reklam sektöründe istihdam edilen “yazar” arkadaşların gûlyabâni görmüş gibi kaçtığı (“Bilmediği” demiyorum, belki de, yok canım daha neler!) iyelik ekini göremediğim gibi, salamımıza eklenen kimyasalları okuyayazınca içim bi’ tuhaf oldu. Hem iyelik eki yok hem de dünya kadar “tatlandırıcı” var! Sağınıza solunuza bi’ bakın; “erkek terlik”, “bayan çorap”, “Taksim Meydan” gibi sakat ifadelere rastlayacaksınız hemen hemen her türlü mecrada. Sizi bilemem ama benim midem bu yamuk yumuk, derme çatma kabile dilinden fena halde bulanıyor.
Çok bilmiş Oneo, o ne öyle o?
Türkçede “ve” diye bir bağlacı unutturma, yok etme harekâtı var ve bu gözü dönmüş harekât tam gaz devam ediyor. Reklam sektöründe şu “&” imini gördüğüm anda ise kafamın tası fena halde atıyor. Okullar açılırken “O cool” zibidilikleri yapanlar da gırla zaten! İflah olmaz “&” hastalarını Ülker ürünlerinde de göreyazınca çıldırmamak mümkün değil. Ürününüze “&” işareti falan yazarak “international” falan olmanız hayaldir.
Diyelim “ve”yi çok arabesk (hatta Arap’esk) buluyorsunuz… E, tire kullanın hiç olmazsa! “Karpuz & Ahududu” imiş! Yazamıyor musunuz “Karpuz-Ahududu”? Pekâlâ, “Slims” züppeliği ne o öyle? Bravo! Pazara çok “interneyşınıl” bir ürün sunmuşsunuz. Bir şeyi unutmuşsunuz ama bu “interneyşınıl” hamlenizde: “14 ADET”in altına “14 Pcs” yazmayı ihmal etmişsiniz. Bu kıyağımı unutsanız da olur, “sıkıntı yok” beyler!
Seni gidi sıpa spam!
Sevgili Benim Merhaba, Ben yanlış bir şekilde içine baskın eğer pardon lütfen, ama kalbimdeki bu gerçeği söylemek istiyorum. Senin yakışıklı olduğunu itiraf etmeliyim ve ben seni gördüğünüz bu her kadının kalbinde olduğunu bilmek istiyorum. Ben uzun süreli bir ilişki arıyorum olarak daha iyi bilmek istiyorum. Ben bir kadınım ve benim adım bir barışı koruma misyonu için değil, şu anda Suriye’de Amerikan Ordusu’nun Grace Rammelsberg, biz terörle mücadele için buradayız ve sadece profil gördüm ve içtenlikle ben sizin gibi ve iyi bir ilişki istiyorum sizinle. Ayrıca kendiniz hakkında daha söyle, lütfen Uyruk nedir,, çalışma yer ve ben senin iyi bir arkadaş olarak hakkında bilmeniz gereken düşünüyorum her şeyi iş ve konumu nedir. Ben çok fazla soru sormak özür dilerim sadece daha iyi bilmek istiyorum ve ben bir Amerikan Ulusal ve bir üst düzey subay değilim yukarıda söylediğim ve ben cevap almak ve bana özel gönderin.






