Monthly Archives: Aralık 2013

“Giriş yap”anlara girişesim var!

KP_Giriş

Bankaya giriş yap, otur masana ve bi’ soluklan, sekiz saatlik mesainin sonunda plastik gülümsemelerle servis minibüsüne giriş yap. Evine giriş yaptıktan sonra, çoluğuna çocuğuna “eve gir” demenin ne kadar ayıp olduğunu, iGaranti’ye çalışılan “mailing” üzerinden “giriş yap”manın ne kadar da şık bir Türkçe kullanımı olduğunu bi’ güzel anlat. Cinsel hayatını gözden geçir. Kim “giriş yap”ıyor, kime “giriş yap”ılıyor bi’ düşün. “Duhul” ile “duhuliye” üzerine kafa yor, niyeyse!

Giriş yapanlara girişmenin faziletlerini birileri de bana anlatır belki, belli mi olur! Şimdi kalbine “giriş yap”mam gereken biri var, müsaadenizle…


Referansa bak, film seyret!

CV hazırladınız mı hiç? “Sivi” mivi dendiğini duymamış olamazsınız. “Cirruculum Vitae”; yani hayat döngüsü, eh yani, işte özgeçmiş. “Tercüme-i hal” ise sevgilimdir! Ecel süngüsü tenimde sürgün, diye bir şey yazmıştım yıllar önce, zannederim bundan mülhem, her neyse. Bir de CV’lerde (Latince ne artistik bir dil!) şöyle bir kısım bulunur: Referans. Bu başlığının altına ise şu yazılır şaşmaz bir biçimde: İstenildiğinde verilecektir. Hadi len!

Erkekler

Oysa 2001 krizinde “tasarruf tedbirleri” gerekçesiyle kapı önüne konulduğum günü takip eden haftalarda doldurduğum CV’nin pek işe yaramadığını, yüzüme kapanan kapılarda hazin bir şekilde anlayınca, neyi yanlış yaptığımı görüp ayılmak, aydınlanmak için bir İK kitabı alıp CV hazırlamanın püf noktalarını öğrenmeye koyulmuştum. O kitapta “Referanslar istenildiğinde verilecektir.” cümlesinin ve referanslar başlığının katiyen kullanılmaması tavsiye ediliyordu. Hoş, benim de öyle güçlü kuvvetli referansım olmadığından mesele yoktu.

Erkekler adlı filmin dev gibi afişini görünce, CV hazırlayıp yenildiğim, daha iyi yenildiğim o yıllara kulaç atıverdim dudağımda kırık bir tebessümle. Hey gidi mülakatlar! Yapımcısının ismi ön plana çıkartılmış Erkekler adlı filmde ne hikmetse! Bendeniz filmin yapımcısını değil de yönetmenini referans alırım. Hatta görüntü yönetmenlerine göre film seçtiğim de olurdu eskiden. Vilmos Zsigmond, Tak Fujimoto, Janusz Kaminski, Darius Khondji…

Afişteki eksiz, iyelik ekinden kurtarılmış (!) Türkçe de ayrı bir rezalet! Moda bu artık! Amasya elma, Tokat yaprak, Taksim Meydan… Taksim Meydanı yazdığınızda kıro addediliyorsunuz, aman dikkat! Reklam yazarlarımız, köşe yazarlarımız, anlı şanlı “enkırmen” ve “enkırvumın”larımız sağ olsun! Bu Türkçesizliğe bir de tüy dikmek gerekirdi elbette! O da ihmal edilmemiş: Recep İvedik Yapımcısı! Oooo! O halde bu film kaçmaz hanımlar, beyler!

Recep İvedik gibi büyük mü büyük gişe yapan bir filmin yapımcısı, sağlam kazığa bağlamıştır eşeğini muhakkak! Ailelerin müzmin bekârı Beyaz(ıt), programına konuk edecektir Erkekler ekibinden birkaç kişiyi. “Büyük referans” da şeref bahşeder belki, bilinmez. Benim referans noktalarımdan birinin filmine dalıyorum müsaadenizle, ver elini Thierry Arbogast!


Yetiş Oğuz ağabey!

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.

Oğuz Atay


Günah: Kestiren de, kesen de… Pesendîde ne şık kelime!

Kestirende


Reklam meklam: Poza, pardon, “POS’LAR”a bak!

KP_Poslar


İç bi’ Asipin Kenan!

11 haz. 36 akşam


Gaçma Gözel


Kırmızı sizlere çok yakışıyor!

KIRMIZI_KP

Esprinizi sevsinler! Öncelikle ayların ne zaman, hangi halde büyük  yazılacağını öğrenin! Kırmızı… Basın… En iyiler… Reklam ödülleri… Ve “Haziran’da” rezilliği! Sizlere de YUH! “İmam osurursa, cemaat sıçar.” sözünü ete kemiğe büründüren bir örnek de MediCat’i takiben Kırmızı’dan geldi.

Doğrusu ne abi, diye merak eden ilkokul öğrencileri için: Kırmızı bu sene haziranda.