Monthly Archives: Ocak 2014
Kendine gel TRT! Kızılelma’nın Murad’ı hiç acımaz, çakar kafayı önüne gelene!
Murad, şu rezalet noktalamayı görüyor musun? Üstelik, “hikayesi” yazmışlar! “Her Çarşamba”ya ne dersin Murad? Bunlar senin ne kadar “psikopat” olduğunu, kaç kez “disko”ya abone olduğunu bilmiyorlar galiba Murad biraderim! Çaksana şu TRT yöneticilerine de o okkalı kafanı be yiğit Murad biraderim! Çak Allah aşkına! Hepimiz vergilerimizle fonluyoruz şu TRT’yi… Bir de şunların ettiğine bak sen Murad!
Büyük bir reklam kampanyasıyla duyurusu yapılan Kızılelma dizisindeki fahiş Türkçe ve noktalama hatalarını, dizideki “MuraD” karakteri bir görse önüne kim çıkarsa çıksın kafasını muhatabının suratının ortalık yerine yapıştırır. Senaryo icabı, askerde adını “MuraT” olarak telaffuz eden çavuşa bir kafa çaktı ki… Tabii soluğu “disko”da aldı.
Senaryo gereği diline, telaffuzuna bu kadar ihtimam gösteren karakterin başrolündeki dizinin afişlerindeki rezil kepaze yanlışlıklar için bu cici beylere kim çakacak kafayı? Onu “hikâye” diye yazarlar beyim! Çaaaat! Noktala imleri arasında “..!” gibi iğrenç bir noktalama da yoktur! Küüüüt! Haftanın günleri belli bir günü işaret etmiyorsa küçük harfle yazılır! Paaaaat! Dizinin ana eksenini oluşturan teşkilatın sitesine bir girseydiniz be, çok bi’ cevval senaryo ekibimiz… Ha, bi’ girseydiniz de orada “MİLLÎ İstihbarat Teşkilatı” yazdığını bi’ görseydiniz! Şırraaaak! Kanlar akar pekmez pekmez, bu onomatopeler bende bitmez… Bu ne yaman ironidir be TRT! Kolla kendini, MURAD alır adamın beynini…
İyi Reklam Yapmak İstiyörsan…
Elâlemin seni makaraya almasını istemiyörsan, reklamcılık okuyan gençlerin diline düşmek istemiyörsan, reklam bütçeni har vurup harman savurmak istemiyörsan… Böylesine sıradan, basit kelime oyunlarına yüz vermeyeceksin. Sosyal medyada, reklamların deşildiği bloglarda muhtemelen dalga üzerine dalga içinde çırpınıyordur markanız. Ölene çare yok. Belli ki, şirket bu “istiyörsan” oyununu çok tutmuş.
Aylar evvel de bu “istiyörsan” esprisi (!) “billboard”ları şenlendirmiş, jr. reklam yazarları dahi kasıklarını tuta tuta bu reklama kahkahayı basıyorlardı. Oysa “tava yoğurdu” kampanyası için Doğa Rutkay düşünülebilirdi ve çok da esprili olurdu! Fırsatı kaçırdınız sayılmaz. Şöyle: Güldür Güldür ekibinde Doğa Rutkay’ın (Not: Babasının ismi Aziz, soyadı da Rutkay’dır.) “Profesör Gurme Dedektif Yeter Canlı” tiplemesi Yörsan’ın tava yoğurdu reklamı için biçilmiş kaftandı/r. Mehmet Ali Alabora ile olan gönül ilişkisiyle bir zamanlar magazin programlarında rast geldiğim Doğa Rutkay’ın sözünü ettiğim bu tiplemesi şöyle konuşuyor: Şimdi mesela bir kanı alöörüm ve tadöörüm, DNA’sını çözööorüm, inanabiliöör müsün? Katil her zaman kötü bir insan ölmayabiliööör…
Güldür Güldür ekibi de iyi bir dünyalığı ceplerine koyacak gibi görünüyor antrparantez. İrem Sak (Yalan Dünya, HSBC), Okan Çabalar (Yalan Dünya, HSBC), Alper Kul (Osmanlı Tokadı), Onur Buldu (Finansbank-Yılmaz Erdoğan), Çağlar Çorumlu (T. İş Bankası-Cem Yılmaz) şu anda aklıma gelen isimler. Tıpkı Öyle Geçer Bir Zaman Ki kadrosunda yer alanların televizyon ekranlarını kaplayan onlarca dizide irili ufaklı rollerde yer alması gibi. Meltem Cumbul gülüşüyle, sade suya tirit magazin gündeminde yer alışıyla oyunculuk formasyonuyla pek dikkatimi çekmeyen Doğa Rutkay’ın bu televizyon programındaki “Profesör Gurme Dedektif Yeter Canlı” tiplemesi pek hoşuma gidiyor. Bu “fikir” kıyağımı da unutmayın.
Yörsan, bilmem anlatabiliööör müyüm?
En son ne zaman mektup yazdınız?
“Severek mektup yazılan bir insanın bile olması ne büyük bir olay, söylenen her sözcüğün anlaşılmaktan öte, yaşadığını, dahası sözcüklere bile gerek olmadan yaşandığını bilmek, güç gibi yalınç bir olgu değil, varolmak gibi bir şey.”
Tezer Özlü
Türkçe notları: Hangisi doğru?
Biri otomotiv şirketi, diğeri de sayılı bankalarından: VW ile Garanti. Yıllar yılı Renault bayilerinde arz-ı endam eyleyen “hoşgeldiniz”i yaşatıyor “foksvaagın”…
Koskoca Doğuş Grubu’nda Türkçe yazım kılavuzuna bakmayı akledebilen bir vatandaş yok ha? Neyse ki, aynı grubun dört yapraklı yoncayı terk edip Bremen Mızıkacıları taklidi hayvancıklarından medet uman bankası “hoş geldiniz” yazmayı becerebilmiş. Vaktinde onlar da ATM’lerinde “hoşgeldiniz” yazmaktaydılar. Facebook üzerindeki Türkçe Bilgisi sayfasında “yönetici” olduğum zamanlarda az yazmamıştım bu sakilliği. Belki de birileri o ikazımı görüp düzeltmiştir veya her nasılsa düzeltildiyse… Garanti’nin ATM’lerinden nakit çeken VW çalışanlarının hiç mi dikkatini çekmiyor acaba “hoş geldiniz” sözü? Nüanslar da tükendi, kayak merkezlerine yolculuk…
Osman’ın yeni sınavı: Kızılelma
TRT 1’de “Osman Sınav’dan Kızılelma” 15 Ocak 2014’te ekranlarınızda… 19.50’de…
Makyajın en çok yakıştığı kadınlardan Pelin Akil’in -dudaklarının- hatırına dişimi sıkıp ilk bölümünü seyredeceğim; “devlet için kurşun atan da, yiyen de şereflidir” cümlesiyle bu memlekette başbakancılık oynayan şahsın eline tutuşturulan metnin “mümtaz” müellifinin şimdilerde ne hissettiğini düşüne düşüne…
Elin gâvuru CIA, MI6 güzellemeleri yaparken bizimkiler de MİT’e methiyeler düzebilir pekâlâ. Dizinin fragmanındaki “yemin töreni” sahnesi bile bu diziye mesafeli tavır almamı söylüyor. Yine katıksız ajitasyon, yine militarizm fetişizmi, yine siyasî-hamasî göz kırpmalar… Kızılelma ülküsünün ne olup olmadığı için wiki miki açılıp bakılacaktır elbette. Bakılsın. Dizinin “essah oğlan”ının sola çeken (fragmana dikkat kesiliniz) dudak yapısı ise -benim için- fazlasıyla rahatsız edici. Neyse. Belli ki, yeniyetme kızların favorisi bu genç. Erkeklerin ilgisine, özellikle sözlükçü tayfasının sivilceli ergenlerinin ilgisine mazhar olmuş “essah kız” ise Suskunlar’da neredeyse hiç dikkatimi çekmeyen; fakat ilk bölümleriyle “tarihî fantezi” kulvarı için ümit ışığı görüp takibime alıp daha sonra senaryodaki gevşekliklerden ötürü artık seyretmediğim Osmanlı Tokadı’nda radarıma takılan Pelin Akil ve onun hayal motorlarına yakıt ikmali yapan biçimli dudakları… Üst dudağının bitimi ile burnunun arasında kalan çukura bir nohut tanesi oturur vallahi! Bu nefis detayları estetik uzmanlarına bırakıyorum.
Sadede gelelim artık: TRT, “raiting”leri altüst etmeyi umduğu bu dizi için reklam bütçesinin ağzını açmış ardına kadar. Evden işe gelene kadar yollarda irili ufaklı reklamlarını gördüm Kızılelma’nın. Dev gibi afişlerde Kızılelma’yı çürütecek bir kurt gördüm: “..!” Bu nasıl bir noktalama işaretidir beyler? “!..” işaretine bile razıyım da bu “..!” hangi kafanın ürünüdür?
Kızılelma ülküsüne sahip çıkanlaradır sözüm… Kızılelma ülküsüne sahip çıkacaksanız, evvelemirde konuştuğunuz dilin noktalama işaretlerini adam gibi kullanmayı öğrenin! Ondan sonra işin “aksiyon” kısımlarına bakarsınız, oldu mu canlarım? Öyle ucuz yollu yollu kahramanlık yok anam babam! Türkçe sınavından çaktınız maalesef.
Büyük hikmetler sığdırdığınızı zannettiğiniz “Ülken için yaşa, aşkın için öl!” sloganınız da çok tırt! Bir de aşk hikâyemiz var anlaşılan, Kurtlar Vadisi’nin seyircilerini oltaya düşürmeyi planlayan bu dizide. Ajanımız, ülkesi için yaşıyor, aşkı için ölüyor ama Türkçesini sallamıyor niyeyse! Sloganınıza revizyon veriyorum: Ülken için öl, Türkçen için yaşa! Aşk mı? O gelip geçici bir deliliktir, takma canım kafana.
Geçmiş zaman olur ki: Musiki Mecmuası
Tanbûrî Lâika Hanım’ın (Karabey) neşrettiği Musiki Mecmuası’nın (1952, sayı 56) arka kapağını görüyorsunuz. 1948-62 arasında neşredilen dergideki imlâya da dikkat buyurmanızı bilhassa rica ederim. OLİMPİYAT’ın ilanındaki naiflik çok tatlı! “En güzel çeşitler en ucuz fiyatla orada bulunur.” Bulunmaz mı hiç!
Sevara Nazarkhan değmesin!
Tushim
I am walking down the running water
I am swimming in the arms of love
Still, this is my dream
And in my dream I embrace you
Missing you, I listened to your words
I compared you to angels
I rubbed my eyes with your fingers
And your words
I walked with you in my paradise
*
Özbekçeyi anlayamayabiliriz ama evelallah İngilizcemiz sular seller gibidir maşallah! Özbeklerin gururu Sevara Nazarkhan’ı, Peter Gabriel 2000 WOMAD festivalinde Avrupalı dinleyicilerle tanıştırıp dünya müziğine sağlam bir taş daha eklemiş oluyordu. Tıpkı Senegal aslanı Youssou N’Dour gibi. Lion unutulmaz… My Daughter da…
2003’te Yol Bolsin albümüyle ismini iyice cisimleştiren Özbek güzeli Sevara, sözlerini yazdığı şarkılarıyla TRT Avaz’ın açılışında konser vermişti 2009’da. Kaynadı gitti. 2007 tarihli Sen adlı albümü bu fakirin gözdesidir. Özellikle Tushim (My Dream) adlı parçası… Yurtdışında hakkında sitayişle bahsedilen Sevara, 2004’te “Best Asian Artist” (BBC Radio 3) ödülünü de cebine koymuştur. 2011 tarihli Tortadur albümü de yepyeni seslere, müziklere aç, kulakları zapturapt altına alınmamış dinleyicilerle buluşmayı bekliyor.
Son bir not: Yeniyetmelerin “argo” külliyatına yaptığı katkılarla (!) bilinen Gülse Birsel, Yalan Dünya’daki “Çağatay Koçtuğ” tiplemesinin “sevgilim”ini bulmazdan önce bu parçayı dinlemiş olabilir mi acaba?
2014 de gider…
Gâh safâ buldu gönül âyînesi gâhi keder
Böyledir hâl-i cihân böyle gelmiş böyle gider
Kâtibî




