17 Nisan 2014 tarihli “Akla zarar işler – 1″de Etiler’den Diba’nın akla zarar “billboard”unu masaya yatırmıştım. Şimdi yine Etiler’e, İstanbul’un nezih semtine uzanıyoruz boylu boyunca. Hazırız değil mi? Uzanalım.
Maslak’ın sağını solunu parselleyen “elit kuaför” ilanlarından kaçmanın imkânı olmadığını klavyem büküldüğünce yazmaya çalışıyorum. Bu “kuaför” işlerini hazırlayanlar kimlerse bu dünyada yaşamıyor olmalılar. Yaşamıyorlar; çünkü bu canlılar ne reklamdan ne de Türkçeden anlıyorlar. “Ne ne” kalıbında fiil müspet kullanılır. Aman diyeyim çocuklar, sakın ha!
Kameraya bakan bakana maşallah! Adem Terzi objektife bakıyor, hele o manken kardeşimizin zorakî tebessümü… Ürkütücü. “Olmadı, baştan!” demek kimsenin aklına gelmemiş niyeyse. Besbelli bu “arşivlik” poz çok beğenilmiş. Acemice bile denilemeyecek kadar hazin.
“Dünya’nın yeni trendi”nin Türk tıraşı olduğu özellikle vurgulanmış. Sanal âlemin vazgeçilmezi sihirli “hashtag”le… Farsçadır oysa “teraşe” ve “traş” olarak değil, “tıraş” olarak yazılır. “Tiren, öpsün seni Zeki Müren” değildir. O “train”, olmuştur Türkçede “tren”. Çenenizi okşayarak dinleyiniz, “Take the a Train”.
“Dünya’nın” yazmak da çıldırtıcı bir hadise! Hadise bile (bu “bile”ye takılmasın lütfen) “Dünyanın” yazar, o kadar gurbet ellerde kalmış olmasına rağmen. “Karşın” size kalsın, “rağmen”i kullanmama karışmayın, hatta yaylanın! O yaylanın çimenine hatta, neyse. Sabah sabah şarap içmemem lazımdı, hakkınız var. Eh, üstüne de Nutella-muz-çilek üçlüsünü mideye indirince, haliyle düz duvarda patinaj yapabiliyor insanın erkek tayfası, hürmetler…
Üzülmesin Adem Terzi, mürekkep yalamış reklam ajansı çocukları da “Dünya’nın” yazıyorlar cümle içinde. Astronomiden bahsetmiyorsanız, gezegenlerden söz etmiyorsanız her daim “Dünyanın/dünyanın” yazılır. Dünya kadar işim var, demediniz mi hiç? Seni dünyalar kadar seviyorum, demişsinizdir artık yani! Onu da mı demediniz? E, o zaman siz dünyanın kahrını da çekmemişsiniz, canım efendim, buna hayat mı denir Alla’sen! Yok, soru cümlesi değil de ondan, şey, yani…
Ortadoğu ve Avrupa’da “Türk Traşı” bir virüs gibi hızla yayılıyormuş. Christiane Amanpour devreye gir artık! Röportajlar nerede? Acep etek tıraşı ne âlemde? Askerlik yapan her erkeğin soğuk duşudur “etek tıraşı” teranesi. Unutalım gitsin en iyisi. Ancak “Etilerdeyiz…”i unutmak ne mümkün! Hâlâ apostrof (çok okkalı bir terimdir bu Mösyö Apostrof) nerede ve nasıl kullanılır bilinemiyor, buna aklım bir türlü basmıyor.
Ulan, karıya kıza giderken prezervatifini özene bezene seçiyorsun; yok geciktirici etkili olsun, yok dip kısmı tırtıklı olsun, hatunu azdıracak koku da sıkalım falan diye geberiyorsun ama iş ufacık bir kesme imi koymaya gelince… Tııısss! Ayıptan da öte, sen sus Goethe konuşsun!
Dünyanın yeni trendi bu: Yaptığın işi savsakla, kendini geliştirme ve olduğun yerde say, ne kendine ne de tüketiciye saygı duy ama geberene kadar hava bas! Kesin lan tıraşı!

Yorum bırakın