İstanbul’u kulaklarım ve gözlerim kapalı dinlerken (“gözüm görmesin” demek acı verici) müzikal destek aldığımı daha önce yazmıştım. Cep telefonumda birkaç müzik listesi var; o listelerden biri de “Vokal” adıyla yer alıyor. Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçerken Melancholy Man çalmaya başlamasın mı! Çalsın tabii. Üstüne de Frank üstadın My Way’i gelince, çantasını omzuma yaslayan ve plaza sakini olduğunu düşündüğüm hanıma şefkatli gözlerle bakmamı “duygusal sarkıntılık” olarak addetmesini zerre kadar umursamadım.
“Clark” bıyıklı Dario Moreno boş durur mu? Hatıralar Hayal Oldu derken, gözlerimin önünden Ayça Bingöl’ün, televizyonun dizi tarihinde gördüğüm en iyi oyunculuk demekte sakınca görmediğim resitaliyle can verdiği Cemile geçti gitti. Ardından Beady Belle’in Ghosts şarkısı da ritmik yapısına rağmen göz yaşartma kapasitesiyle dikkate değer bir çalışma olarak sırasını savdı.
Se7en Seconds ile adı duyulan Senegal kaplanı Youssou N’Dour’un My Daughter adlı şarkısı da “çapraz ritimleri”yle (Yavuz Baydar’ın kulakları çınlasın) okkalı bir duygusallık vaat ediyor, Vadideki Zambak’ı okumamışlara. O Youssou N’Dour’dur ki Peter Gabriel, WOMAD etkinlikleriyle ona el uzattığında In Your Eyes’la kollarını aça aça muhteşem figürleriyle Avrupa’nın has müzik tutkunlarının kalplerini çoktan fethetmişti. N’Dor’un 1989 tarihli The Lion’ını dinlemeyenlerle konuşmuyorum! Türkiye’nin Fransa “kültür” elçisi Enis Batur da C. Sagan’ın Cosmos’unu okumayanlarla konuşmuyor, ne var yani bunda!
İşte Souad Massi! Ya Kalbi veya Oh! My Heart… Ne derseniz deyin, şarkı öldürücü! “Dünya” telaffuzu ise ömre bedel! Abarttığımı düşünenlerle konuşmamazlık etmiyorum. İstanbul’da konser vermesini, mesela İş Sanat’ta, bekliyorum sabırla. Sezen Aksu devrede: Eskidendi, Çok Eskiden. Ne denebilir ki? Sözleri çok fena. Bu şarkıyı dinlerken futbolcu Emre Bey ile Volkan Bey’in gözleri yaşarıyor mu, merak ettim.
Do You Really Want To Hurt Me?
Yorum bırakın