Monthly Archives: Mart 2015

Esinlenme!

Torku ayran


Bir yanlış, bir de doğru: Güle güle TEB!

Hoş_TEB

Hangisi doğru?

a) Hoşçakal

b) Hoş çakal

c) Hoş çak al

d) Hoşça kal

Bu arada “hoş geldiniz”de, son zamanların moda deyişiyle, bir “sıkıntı yok”!


N/A


“Hoşgeldin” yazanlar kabilesine siz de hoş geldiniz!

Hoş


Hayal kurmak güzeldir be!

Atlasglobal

Atlasjet, dağılan imajını düzeltmek için ismini cismini değiştirip yepyeni imaj mimaj filmleriyle arz-ı endam eyledi birkaç hafta önce. TV reklamında, Baltık ülkelerinden ithal edilmiş, “manken gibi” hosteslere eşlik eden olgun ve tecrübeli, kırlaşmış saçlarıyla bir hazır giyim markasının modeli havasını taşıyan pilotlarıyla bu uçuk kaçık imaj ne kadar prestij ve müşteri sağlar orasını bilemem ama böylesi hosteslerden müteşekkil bir havayolu her er kişinin hayali olsa gerek!

İyi uçuşlar!


Efendim, ne arttığında?

Konsörn

“Konsörn” ha? Bağ-fiile virgül ha? “Serin kal” ha? Sizler ne tatlı şeylersiniz öyle ya!


Oh, my God! Yine mi Burcu Esmersoy?!

ShellBurcu

6 Temmuz 2011’de “‘Yüz’süzlüğün bu kadarına da pes, Burcu Esmersoy!” başlıklı bir yazıyı klavyeye düşürüp reklam sektöründe “marka yüzü” adı verilen kavramın nasıl da ıcığının cıcığının çıkarıldığını dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım; fakat bu koskoca web âleminde kim benim yazımı bulup da okuyacak ve sözümü dinleyecek… Ütopyaya gel!

Ancak Frito-Lay’in koskoca ilgilileri de ilgilerini “sarışın” Burcu Esmersoy’dan yana koyunca diyecek söz kalmıyor. Kız seni alan yaşadı be Burcu! Vergi rekortmenleri listesinde Beyazıt’a sağlam bir rakip olacağını tahmin ediyorum artık.

Uzun yazı okumaktan çekinmeyenler için, işte o yazım:

Hay horozuna gıravat taktığımının! Antrparantez Vahi Öz’ün ruhu şâd olsun. Ne Burcu’ymuş be birader! Hatta ne Burcu Esmersoy’muş yahu! “Kırık Potkal”a damlayanların (üzgünüm ama) pek çoğu “Burcu Esmersoy, burcu esmersoy frikik/leri, Burcu bacak, Burcu Esmersoy etek” vb. nezih sözcüklerle internet adı verilen şeytan icadını hormonal emellerine alet ediyorlar mel mel! Peki, Mel Brooks (Mrk. Silent Movie) bu işe bozulur mu?

Reklam veren şirketlerin üst düzey yöneticilerinin ferasetlerine de melon şapkalarımdan bir düzine çıkartıyorum. Kabul buyursunlar rica edeceğim. Bu nasıl bir ufuksuzluktur ve bu nasıl bir marka yönetimidir ki (zinhar “enn, tii, vii” değil) NTV’nin spor spikerliğinden ayrıldıktan sonra önüne konulan her meblağa (hatırım için interneti bir de sözlük amaçlı kullanın canım) balıklama atlayan Kâmile Burcu Esmersoy “marka yüzü” seçilip durur, aklım havsalam almıyor. Ayıp olacak ama koccaman bir “YUH” çekmek can simidime de epey iyi gelecek hani: YUH!

“Markafoni”nin de “yüzü” olmuş Burcu Esmersoy’umuz! Canlarım benim ya! “Marka yüzü” denilen şey “biriciktir” evlatlarım! Hani sizler nasıl diyorsunuz… Aaam, “unique” yani! Her reklam veren, Burcu Esmersoy’un kapısını çalıp duruyor. O da akıllı kadın tabii. Alır parasını yapar reklamını… Bu “marka yüzü” teranesinden kârlı çıkan sadece Burcu Esmersoy’dur. Markayı “doğru yüz” ile pazarlamaya eyvallah da… Bu işin cılkı çıktı artık! “Ünlü yüz”ün ürünle olan bütünleşmesi nasıl sonuçlanıyor? “Ürün” ile “marka yüzü” bire bir özdeşleşebiliyor mu? Efendim?
Son zamanların en iyi “marka yüzü” çalışması Cem Yılmaz’da ortaya çıkıyor. Türk Telekom=Cem Yılmaz. Peki, bana söyler misiniz Burcu Esmersoy= ? Efendim? Ne? Zahmet etmeyin, ben size hangi markaların “yüzü” olduğunu sevabına yazıvereyim: Domino’s Pizza, Shell, tivibu, SEAT, Vakıfbank ve son olarak Markafoni… Hatırlayamadıklarım olabilir, onu da sizler tamamlayın lütfen. Buna “marka yüzü” değil, “marka yüzsüzlüğü” denilebilir olsa olsa!

Ne oldu o kallavî tatsız tuzsuz “pazarlama iletişimi” kitaplarınıza, olur olmaz dilinize doladıyıp durduğunuz “farkındalık” ucubeliklerinize, Kotler’inize, David A. Aaker’ınıza? Ha, ne oldu? Bu kadar cacıklık (Mrk. Büyük Argo Sözlüğü, Hulki Aktunç) olur mu bre? Aynı zırtapozluğu Müslüm Gürses’i de farklı markalar için kullanarak yaptınız! Keza Seda Sayan, keza Kıvanç Tatlıtuğ… Hem Yedigün hem Mavi! Ne ayak? Pardon, çanta, di mi? Paylaşılamayan bir “marka yüzü” de Erman Toroğlu idi. Dillere destan “otomosyon” telaffuzuyla kalplere nakşolmuş idi o da! Olmamış mıydı? Doğru tabii, ha “otomosyon” olmuş ha “otomasyon”, ne fark eder canım yaa!

Hadi, reklam verenler beyin veremine tutulmuş… Peki, siz kalın kalın, okkalı “pazarlama iletişimi” kitaplarıyla gerdeğe girip “case”i finalize edenler… Peki, sizler nasıl oluyor da bu komediye “motor” deyip duruyorsunuz? Sizlerde mavra bol nasılsa, buna da güzelce kılıf dikersiniz nalları dikmeden. Ne derseniz deyin, benim için her sözünüz fasafiso. Bunca sözüme ördek nağmesi muamelesi yapılacağını da biliyorum. Sanal tarihe not düştüm hanımlar, beyler! Bu kadar “yüz”süzlüğü bir arada görmedi reklam sektörü, bunu da yazın bir kenara!

Bir sözüm de NTV ilgili ve yetkililerine: “Yaz Gecesi” adlı programı sundurduğunuz Burcu Hanım’ın çok beğendiğiniz bir karesini, NTV logosunun münasip bir yerine yerleştirin de tam olsun! Bu ne Burcu Esmersoy hayranlığıdır kardeşim! “Yaz Gecesi”nde ekranı ikiye bölüp konuğun yüzünü “fix”lerken, Burcu Hanım’ı gözlerimizin, oturma odalarımızın içine sokacak kadar “zoom”lamanız Burcu Hanım’ın “sözlükçü erkeg”lerce de tescillenen güzelliğinden (?) zom olduğunuzun bir işareti olmalı.

Kara kaşlı, sarı saçlı Burcu Esmersoy NTV’nin de “yüzü” olmalı. Yeter mi? Hayır! Anlı şanlı gazetelerimizin “arka sayfa güzeli” kabilinden her programa mini etekli konuk sunucu olarak katılmalı, NTV’nin işbilir teknik masasının marifetiyle baldır bacak, frikik ve sarı saçlı kadın meraklısı güruhun ruhunu şenlendirecek açılarla, yakın plan çekimlerle vazifesini ifa etmelidir.
Spor spikerliği, program sunuculuğu, reklam oyunculuğu Burcu Esmersoy’u kesmemiş. Kendi ifadesiyle; “komik kadın”mış. Pek çok dizi teklifi almış. Şimdi ise “sit-com”da oynayacakmış da oyunculuk dersleri alıyormuş. Yeter mi? Hayır! Haber program da sunsun. Oğuz Haksever out, Burcu Esmersoy in! Yeter mi? Hayır! 22.00 haberlerini de sunsun. Sonay Dikkaya out, Burcu Esmersoy in! Yeter mi? Hayır! Gökhan Abur tekrar plak yapsın. Hava durumunu da Burcu Esmersoy sunsun. Yeter mi? Hayır! Bölgelerin hava durumuna göre giyinip hava durumu sunuculuğunda “devrim” yapsın. Yeter mi? Hayır! Hayır! Hayır!


Peki, siz bu zıpçıktı reklamcılığa hazır mısınız?

Değişim

Bir de utanıp sıkılmadan koskoca bina “giydirme” yapmışlar! Ben bu sayfaya yolu düşenlere engel olmayayım, şayet bir parça yazım kurallarına riayet ediyorsanız yazıp çizerken… Bir parça Türkçe hassasiyetiniz varsa rahat rahat giydirmeye başlayabilirsiniz.