Yılmaz Özdil’in 2.500 liralık “prestij kitap” projesiyle yatıp Galatasaray Futbol Kulübü’nün Dubai’den forvet transferini halledemeden dönen yöneticileriyle mi kalkıyorsunuz? Yoksa Ahmet Kural’dan gördüğü şiddeti “uzman kreatif direktör” bir beyle unutmaya çalışan şarkıcı Sıla Hanım ile yatıp Türkiye-Yunanistan kapışmasının Survivor figürlerinden dem vurup “hayalî seçmen”ler üzerinden memleketin demokrasi filikasındaki deliklerine mi köprü kuruyorsunuz? “O Ses Türkiye”nin düellolarda bas bas bağıran şarkıcı namzetlerinin arena dekorunda, jürilere yem edilmesini mi seyrediyorsunuz yoksa çekirdek çitleyerek?

Bırakın hepsini, kırıp atın popüler kültürün prangalarını ve büyük “teknik” birikimini klasik müziğimizle ustaca ve dâhilere özgü bir muziplikle harmanlayan Hakan Ali Toker’in Alla Turca Alla Toker‘ine bırakın kendinizi… Takın kulaklığınızı ve vokali siz olun, Kemanî Serkis Efendi’nin ruhunu şâd ederken:
Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime
Perde-i zûlmet çekilmiş, korkarım ikbâlime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime
İki tek attığımızda hep bir ağızdan söylemeye çalıştığımız, efkâr bastığında sığındığımız veya neşelendiğimizde coşkumuza ortak ettiğimiz güzelim nağmeleri (Huysuz ve Tatlı Kadın, Yine Bir Gülnihâl, Fikrimin İnce Gülü, Kız Sen Geldin Çerkeş’ten, Yıldızların Altında vd.) piyanonun yaramaz ustası Hakan Ali Toker’in zarif tuşesiyle dinlemek iyice karartılan ruhlarımıza tutulmuş bir kandil sanki… Temiz, serin, yumuşak ve kıpır kıpır… Hammamizade İsmail Dede Efendi’nin vals formundaki unutulmaz klasiğinin “jazzy” yorumu ise insanın yüzüne tatlı bir tebessüm konduruyor.
Daha ne bekliyorsunuz?
Yorum bırakın