Monthly Archives: Ocak 2019

Taklitler asıllarını yaşatır: Ya Rayah, Dahmane El Harrachi

Ya Rayah

Ya rayah win msafar trouh taâya wa twali
Ch’hal nadmou laâbad el ghaflin qablak ou qabli (bis)

Ch’hal cheft al bouldan lâamrine wa l ber al khali
Ch’hal dhiyaât wqat ch’hal tzid mazal ou t’khali
Ya lghayeb fi bled ennas ch’hal taâya ma tadjri
Tzid waâd el qoudra wala zmane wenta ma tedri

Aâlach qalbek hzine waâlach hakda ki zawali
Matdoum achadda wila tzid taâlem ou tabni
Maydoumou layyam wala ydoum seghrek ou seghri
Ya hlil ou meskine li ghab saâdou ki zahri

Ya msafer naâtik oussaayti addiha el bakri
Chouf ma yeslah bik qbal ma tbiî ou ma techri
Ya nnayem djani khabrek ma sralek ma srali
Hakdha rad el qalb bel djbine sabhane el âali

Ey Yolcu

Hey nereye gidiyorsun?
Önünde sonunda bana geri döneceksin…
Kaç insan bunu reddettiğine pişman oldu…
Senden ve benden önce…

Ne kadar kalabalık ülkeler ve ne kadar boş şehirler gördün?
Ne kadar zaman harcadın?
Hâlâ ne kadar kaybediyorsun?
Ah, bir diyardan bir diyara göçen…

Ne yaptığını hiç biliyor musun?
Kader zamana yön veriyor ve takip ediyor ama sen bunu kabul etmiyorsun…
Kalbin neden bu kadar üzgün?
Neden oralarda böyle perişan kalıyorsun?

Zorluklar sona erecektir, göreceksin ki hiçbir şeyi öğrenmek veya yapmak uzun sürmez…
Günler bitmez, senin ve benim gençliğimizde olduğu gibi
Aaaahhh fakir ahbap, ben de şansını kaybedenlerdenim…
Ey yolcu, sana doğru yolu takip etmeni öneriyorum…

Bir şeyi almadan veya satmadan evvel ne istediğini bil…
Ahh uykucu, haberlerin bana ulaştı…
İkimize ne oldu böyle?
Kalp en sonunda yine yaratıcısına dönecektir…

Kaynak: akormerkezi.net


Al birini vur ötekine!


Ayasofya, İstanbul

 

Kaptan Paşa Camii, İskenderun


Sosyal medya için özlü sözler!


Geçmiş zaman olur ki: Delta Reklâm


Sıkıntı var!

Kaç yıldan beri tedavülde bu “sıkıntı yok” jokeri? Hangi televizyon dizisinde kullanıldı ilkin? Doğum tarihi meçhul? Hatta nesebi gayr-i sahih! Siz deyin beş yıl, ben diyeyim on… Mesele, sendrom, problem, sorun… yok artık! Eh, haliyle sıkıntı da yok!

Bu “sıkıntı yok”un kullanımından hoşlanmadığımı tahmin etmeniz zor değil. Türkçeyi yirmi otuz kelimeye tıkmaya çalışanların sarıldığı bir jokerdir “sıkıntı yok”. Peki, niçin “sıkıntı yok”? Derin tahlillere girmeden yazıvereyim.

Bir kere sorunu çözmek için düşünme eyleminin, beynin devrede olması gerekiyor. Oysa “sıkıntı yok” dendiğinde bir gevşeklik içinde kabullenme var. Aldırmazlık var ve medenî ilişkiden yansıyan bir iletişim yok. Uyuşuk uyuşuk “sıkıntı yok”un sıcak yatağında uzanmak var. Aldırma kardeşim, hallolur tarzı hâkim bu “sıkıntı yok” terkibine. “Sıkıntı” kelimesi bağlamından koparıldığı için “ruhî yorgunluk” anlamı da unutulmuş vaziyette. Çaya, çorbaya “sıkıntı yok”! Trafikte sıkıntı yok; çünkü trafik sıkışık! iPhone’da sıkıntı yok; çünkü iPhone bozuk!

Türkçede “sıkıntı” çok kardeşlerim!


19 Mayıs 1970, Ankara


Yayılmayın, yayılanları uyarın!


Cumhuriyet gazetesi ve “kültür-sanat”!


Çok “otantik”


Halkbank ve “bazı isimler”

Dış ses Adnan Biricik’e şöyle dedirtmişler Halkbank’ın reklam filminde: “Kolay değildir bazı isimleri taşımak.”

“Annen baban Yüksel koymuşsa adını seneler önce, başarılarına yenilerini ekleyerek durmadan yükselmeni beklerler bugün de…”

Peki, ya “kumsal” ya “cinsel” denmişse Arapça kelimeleri bertaraf etmek için? İşin trajikomik yanı “cinsel” tilciğinde ayyuka çıkıyor. “Cinsel” ne demek? Cinse, türe ait mi? Selle beni, yelle beni yâr! Belki “Yüksel” de “yüke ait” demektir, ha, olamaz mı? Yaaa!