“Bakar ibretle denizler, karalar dalgalanır.”
Şadi Usal/Sadi Uşal
Mühim not: Can Yücel veya Cemal Süreya diye de sallamayın eğer sosyal medyanızda kullanacaksanız!
“Bakar ibretle denizler, karalar dalgalanır.”
Şadi Usal/Sadi Uşal
Mühim not: Can Yücel veya Cemal Süreya diye de sallamayın eğer sosyal medyanızda kullanacaksanız!
(…)
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlıyacaktı.
Nâzım Hikmet Ran
“İki çeneklilerden, basit yapraklı, mavi, beyaz, pembe küçük çiçekler açan bir veya çok yıllık otsu bitki; myosotis.”
Nüfus müdürlüklerinde, noterlerde, belediyelerde, hele hele devlet hastanelerinde her kademeden görevlinin “sen” hitabından rahatsızlık duyuyorsanız sizi çok çok iyi anlıyorum.
Mesai saatlerinin bitimini Pofiş’i göreceğim için iple çektiğim gün sayısı az değildir. Apartmanın bahçesine adım attığımda bir radar gibi tarardım bahçeyi… Bazen o tatlı tatlı miyavlayarak bulurdu beni, bazen ben gözlerimi bahçede gezdirirken bulurdum onu şekerleme yaparken… Cilveli mi cilveli, toza toprağa bulanmış olsa da pamuk gibi…
Alfabeyi sökeceğine o kadar inandırmıştı ki beni, çoğu zaman miyavlamanın ötesine geçip “konuşurdu” benimle… Tabii ben de Pofiş’le dertleşirdim. Bir yıldan fazla oldu, görünürlerde yok. Apartmanın çocuklarına göre başka bir apartmana taşınmış. Merhameti, vicdanı solmamış bir insanın onu evinde misafir ettiğini düşünmeye zorluyorum kendimi. Hep kedilerin, köpeklerin ayağını, kuyruğunu kesecek yaratıklar olacak değil ya çevremizde!
Özledim seni Pofiş!