
N’aptınız gençler! Olmadı bu. Teveccüh göstermiş, SEO’nun bir cilvesi olarak “mürekkepli kalem” post’uma yorum bırakma inceliğinde bulunmuştunuz. Ben de o yorumunuza cevaben “rahmetli babam olsa tanımam”, demiştim Türkçede falsonuzu görürsem… İşte vakit tamam, acımadan yazar Abbas, bağlasan durmaz!
“Yazarlarımız”dan gördüğüm kadarıyla hepiniz Z kuşağı mensubusunuz. Hoş, artık kabak tadı verdi bu X, Y, Z terânesi, haklısınız. X yahut Y kuşağı içinde olanlar, bu “Z kuşağı” nitelemesini bir küçümseme, hakaret, dalga geçme amacıyla kullanır oldular, buna karşı durmak gerektiğini düşünüyorum.
Hem “edebiyat” diyeceksiniz hem “mürekkep”, yetmeyecek “edebiyatın baş döndürücü güzelliği”nden dem vurup “Gönlünden kopan doğallığı kaleminin gücüyle buluşturup sizlere bir şeyler fısıldamak” isterken “Hoşgeldiniz” yazacaksınız! Kâfi gelmeyecek, yanına da “..!” gibi noktalama işaretlerine ihanet edeceksiniz! Olmadı gençler, hiç mi hiç olmadı. Bu platformda siz deyin beş, ben diyeyim on kez “hoş geldiniz” yazılması gerektiğiyle ilgili yazı ve/veya fotoğraf paylaşımı yapmışımdır.
Ve şu “Ne diyon lan sen sibop!” repliğine gidiverdiğim “sübadıdır” hadisesi! Bu kelimenin yalın hâli nedir?
a) sübab b) sübap c) supab d) süpap e) hiçbiri
Elbette “e” şıkkı! R. Bradbury’den tercüme edilen bu sözdeki o netâmeli kelimenin yazılışına bakmazsanız mürekkebiniz kuru kalır, benden söylemesi gençler! Fransızcası soupape ve Türkçede de “supap” olarak salınıyor. Romantik laflar edip edebiyat yapmayı kim sevmez ki! Ancak bu iş öyle olmuyor, edebiyat yapmak için “edebiyat” yapınca çıktığınız yolda yara bere içinde kalınıyor… maalesef.
Ne diyordu Coşkun Sabah? “Sana sitem ettiysem / Sitem sevgiden doğar”
İyi çalışmalar.