“Mide gibi bir organa hiç eziyet edilirmi
Kokoreç ve Midye tava hertarafta yenilirmi
Kokoreç yemek için başka yere gidilirmi
Bunu böyle bileceksin, bunu böyle bileceksin”
Geçen hafta sonu Rick(y) Schroder ile Angelina Jolie’nin “pederi” Jon Voight’un mendil üstüne mendil ıslattırdığı filminin adıyla aynı adı taşıyan ve mantar misali çoğalan, süt kuzusu bağırsağından imal edilmiş ürünleri halka arz eden bir mekânda soluklandım.
Sakatat ürünleriyle aram olmadığı için, çeyrek ekmek arasında “tavuk şiş” yedim sağa sola bakına bakına. Bu bakınma, tıkınma esnasında bir “dörtlük” gördüm yazarkasanın bulunduğu bölümün tavana yakın bir yerinde. Okumaya başladım. İlk “dize”deki -mi ekinin bitişik haline “eklemlenen” “hertaraf/ta”yı da okuyunca… Bağırsak ne değişir ki sanki, umutsuzluğuna savruldum “yine, yeni, yeniden”…
Nispeten mürekkep yalamışların “heryerde”sini okumuştum da, “hertaraf/ta”yı ilk kez görüyordum. “Midye tava”yı es geçtim. Eh, bu bitişik soru eki sorunsalının salına atladığım gibi, kendimi dışarı attım. Yaya kaldırımında kırmızı ışığın yeşile dönmesini beklerken, mırıldanıyordum: -mi soru eki, kendisinden önce gelen sözcükten ayrı yazılır.
Bunu böyle bileceksin, bunu böyle bileceksin!