Monthly Archives: Eylül 2010

Tabela mabela: “Bahariye Şube” veya iyelik ekinin suçu ne?

(…) “Kahraman Bakkal”ları yere seren “süpermarket”lerden birinin manav bölümündeki karton panoda da şöyle bir yazıyla burun buruna gelseniz: “Amasya Elma”. “Sabit pazar”lardan birinde de şunu göreceksiniz: “Tokat Yaprak”!

İyelik eki kullanmak çok ayıp artık! Bu saçma sapan durumu İngilizcenin ezici etkisine bağlamak durumundayız. Bir bankanın “özdevimli/özdevinimli vezne”sine; yani ATM’sine (Automated Teller Machine) yaklaştım. Şubenin cam kapısındaki çıkartmada şu yazıyordu: Bahariye Şube. Bu aymazlık, bu şaşkınlık, bu cehalet neyin nesidir? Bu bankaların Türkçeden anlayan bir görevlisi yok mu? İyelik ekini kullanan bankalara “sendikasyon kredisi” taleplerinde zorluk mu çıkarılıyor yoksa?

“Bahariye Şubesi” yazmanın “küçük düşürücü” bir yanı mı var, pek merak ediyorum. Aynı özensizlik, aynı rezalet sokak adlarında da olanca yüzsüzlüğüyle pis pis sırıtıyor. Fazıl Hüsnü Dağlarca (Mrk. Çocuk ve Allah -mutlaka okunmalı-) Sokak… “Türkçem; benim ses bayrağım” diyen rahmetli şaire varlığında ve yokluğunda yapılmış çok tatsız bir şaka! (…)

(FAX, TAXI & SEX Espassız Sayıklamalar, sayfa 177)


“Baros’tan müjdeli haber! Yok canım, kötü haber, kötü!”

Vedat Türkali’nin, tecavüzün insan ruhunda açtığı yarayı, birey ve toplum ölçeğinde ele aldığı Fatmagül’ün Suçu Ne adlı eserinin “şen dizi senaryocuları” tarafından Kanal D ekranlarına akıtıldığını bilmeyen var mı?

Bu medya grubu, topuyla tüfeğiyle FSN’nin raiting pastasından koca koca dilimleri kapabilmesi için, “errrkeg” seyircilerin temel içgüdülerini deliler gibi gıdıklama uğraşında. Söz konusu medya grubunun içler acısı halini göstermesi açısından, 22.Eylül.2010 tarihinde Milliyet’in web sitesinde bilgisayar ekranlarına yansıyan bir spor haberini tarihe not düşüyorum ibret-i âlem için.

Kurgulanmış tecavüz sahnelerinden, reklam pastasından dev birkaç dilimi kapmak için medet uman bir zihniyetin, en sıradan bir spor haberini vermekteki acziyetini dikkatinize sunarım