Reklam yazarlığına hevesli gençlere, sektörün görmüş geçirmiş (çok fenasınız ama!) ağabeyleri ikaz ederler; sakın ola, şu, şu, şu (Elisabeth Shue da nereden aklınıza geldi!) kelimeleri “text”te kullanma diye. Sol kulağın memesine özene bezene yerleştirilen çelik küpelerden yer kalmadığından olsa gerek, bu hayatî tavsiyeler güme gider maalesef.
“Young Lions”ların bu tavsiyeleri küpe yapma noktasında çok da istekli olmadıklarına sınırlı “acans” tecrübemle şahit olmuşluğum vardır. Son zamanlarda “reklam yazarı” ile “metin yazarı” ayrımı yapan genç “reklam yazarı” arkadaşların mevcudiyetini de tedirginlik içinde görmekteyim. Ben reklam yazarıyım, müşteriden gelen davetiye metninin dilini düzeltmem, diyenleri işittikçe OMO kutusuna kullanım talimatı yazan duayen (“başeski” nasıl?) reklam yazarlarını düşünüp hüzünleniyor insan. Her neyse.
Fotoğrafladığım bu reklamla burun buruna gelince, bir reklam metninde/sloganında kullanılmaması gereken sözcükler bahsini hatırladım. Küpemi kontrol ettim. Sağ kulağımın memesini çekip şeytan kulağına kurşun diyerek, masama üç kere nazar tıklatması yaptım. Teke zortlaması bir nev’i. Arkadaşlar, kullanılmaması gereken ne kadar sözcük varsa, maşallah, hepsini sıralamışlar peşi sıra! Ortaya da ibretlik bir iş çıkmış. Keşke çıkmasaymış.
* Fax, Taxi & Sex, “Kamyon Yazıları”ndan “Ajans Yazıları” Sayıklaması’ndan
Yorum bırakın