Category Archives: Uncategorized
“Berber”e gel!
“Sans la liberté de blâmer, il n’est point d’éloge flatteur”
Hava atmak için yazmadım üstteki cümleyi. “Berber” anlamına gelen “figaro” kelimesini bi’ kenara not edip motto’suna epey Fransız kaldığımız Le Figaro gazetesinin ana ilkesinin Türkçesini okuyalım: Eleştirme özgürlüğü olmadan, pohpohlayıcı övgüler de olmaz.
Pierre Beaumarchais’nin 1778’de yazdığı Le Mariage de Figaro, daha sonra, entellektüel (tek “l”lisini sevmiyorum; yavan geliyor) kesimin Amadeus, avamın ise Mozart olarak bildiği dâhi tarafından operalaştırılan Figaro’nun Düğünü‘ndeki berber, evet evet, düpedüz berber Figaro’nun oyununda geçer bu güzide söz. Hani, özellikle sağ politikacıların oy potansiyellerine hoş görünmek için sık sık yerdiği Figaro’nun Düğünü operasında…
Bu kadar cehalet ancak Cüneyt Özdemir ile mümkündür!
Haftada iki üç kez Enver ağabeyimi dinlemezsem olmaz. Yine YouTube tesmiye edilen şeytan âletindeyim. Âdet olduğu üzere de “Astounding Eyes of Rita”nın Bükreş’teki “live” icraını seyredip dinlerken hayallere dalıyorum. O da ne! Türkçe yorumlar gördüm. Hele şu yorumu okuyunca oturduğum sandalyeden düşeyazıyordum: “Türkçe yorumlar daha fazlamı ne ?cüneyt özdemir adamı turkiyede meşhur etti” Hey Allah’ım sen aklıma mukayyet ol! Yamalı Poğaça’da kaç kez yazdım, kaç yazımda atıfta bulundum üstadımız Enver Bey’e… her neyse! Bi’ de C. Özdemir meşhur etmişmiş! Güleyim mi, ağlayayım mı?
“Bu şarkının da sözlerini çok beğeniyorum! The Astounding Eyes Of Rita – Anouar Brahem” buyurmuş, 10 Nisan 2019’daki tweet’inde büyük Türklerden Cüneyt Özdemir Bey! Tam da tut kelin perçeminden hadisesi!
Tutmaya çalışayım: Bir kere bu bir “şarkı” değil! Filistinli şair Mahmut Derviş, eşi için “Rita ve Tüfek” adlı bir şiir yazmış. Üstadımız Enver İbrahim de (Batılılar “Anouar Brahem” der), bu şiirden ilham alarak bu enfes besteyi ve pek tabii albümle aynı ismi taşıyan CD’yi 2009’da biz dünyalılara armağan etmiş kıymetli bir udî-bestekârdır. Hepsi bu.
Sakallı Celâl’i anmadan geçmeyeceğim elbette: “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür.”
Meraklısına: Türkçe yorum yapanlar olur da Yamalı Poğaça’ya denk gelirlerse şu göz kamaştıran iki “bio”yu okumadan geçmezler umarım. Cüneyt Özdemir, bakalım daha kimleri “meşhur” edecek!
https://www.ecmrecords.com/artists/1435046380/anouar-brahem
https://www.anouarbrahem.com/fr/bio/
Kâbus olmalı bu: KÂBÛS-NÂME değil, “Ḳābûsnâme”!
“Nasihat, görgü kuralları, eğitim ve ahlâk, ilimler, meslekler, devlet adamları ve görevleri hakkında bilgi veren Ḳābûsnâme, Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâme’siyle aynı çağda yazılmıştır ve Farsça nesrin seçkin örneklerinden biridir.”
Tünzalə Hanım’dan enfes bir jazz-ilâhî: “Bir kızın ancak bilgidir, temizliktir ziyneti”
— Kuzum, yavrum! Adın nedir?
— Gülbahar.
— Peki, senin anan, baban var mı?
— Var.
— Nasıl, zengin midir baban?
— Evet, zengin, beyzâde…
— Öyle ise giydiğin giyim niçin böyle sade?
Yok mu senin incilerin, altın bileziklerin?
Söyle, yavrum! Hiç sıkılma…
— Var efendim, var… lâkin muallimim söyler, onların yok kıymeti…
Bir kızın ancak bilgidir, temizliktir ziyneti.
— Bu dünyada senin en çok sevdiğin kimdir, kuzum?
— En çok sevdiğim ilki Allah, yeri göğü, insanları halk eyler.
— Sonra kimler?
— O’nun gönderdiği elçiler.
— Başka sevdiklerin nasıl, yok mu?
— Var.
— Kimdir onlar?
Anam, babam, muallimim, bir de bütün insanlar…
Hüseyin Cavid
Hangisi “akılalmaz”?

“Seri katil” için meşhuuur TDK şu tanımı vermiş: “Aynı tarzda ve çok sayıda cinayet işleyen kimse”
Pekâlâ, şu “seri tacizci” ne demek oluyor? “13 yaşındaki kız çocuğu A.G.’yi birden fazla cinsel istismara uğratan” insan kılıklı şeye verilen unvan “seri tacizci”!
“Akıl almaz” olan o kadar çok husus var ki! Bi’ kere “akılalmaz” değil! Zannederim “çakaralmaz” ile karıştırılıyor; “çakaralmaz” bitişik, “akıl almaz” ayrı, tamam mı?
Tecavüzcünün eylemini hafifleten, “terbiye eden” kelimeler, sözler asıl “akıl almaz” olan… “Birden fazla cinsel istismar” nedir yahu?! 13 yaşındaki bir kız çocuğuna defalarca tecavüz edilmiş düpedüz ve bu eylem de “cinsel istismar” peçesiyle, dalga geçer gibi “seri katil” unvanıyla pazarlanıyor! “Akıl almaz” gerçekten!
“Akıl almaz”lığın şahikası ise mahkemenin bu tecavüzcü için “tutuklanmasına gerek yok” kararı! “Akıl almaz” gerçekten, çok “akıl almaz”!
Türkçe notları: Hatalar üst üste maşallah!

Ömrüm vefa ettiği müddetçe yazacağım: “Hoşgeldiniz” değil, “hoş geldiniz”! Facebook’un Türkçe Bilgisi’nde yıllar yılı yazdık da n’oldu? Hiç. Pes etmek yok, düzeltmeye devam…
Unutmadan… “KOCAELİ’YE” de değil, “KOCAELİ’NE”! Aaah ah!
Mustafa Sandal yaptı yine en iyi bildiği işi!
Yıllık iznimi kullanıyorum. Alanya’daki bir otelin klorlanmış, az bi’ şey çişlenmiş havuzunda bütün bi’ yılın gerginliğini attığımı falan zannediyorum. Âdet olduğu üzere yaza damgasını vuran popüler hafif müzik şarkıları peşi sıra geliyor… O da ne! Yok yok, “Oda ne?” değil, aman diyeyim.
Acemi Balık’ı takiben havuzu bizim “Musti”nin son eseri (?) etkisi altına alıyor. Güneşin suratımı ısırdığı o an, şarkının ritmindeki akıcılık dikkatimi çekiyor. Vaaaay! Ulan Musti, yine hangi ülkenin popçusunun şarkısını aparttın acep, diye geçiriyorum içimden. Havuzdan çıkıp da kendimi plastik şezlonga atar atmaz Spotify’da keşfe çıkıyorum. Ah-ha, buldum! Şarkıya “Gel Bana” adını koymuş şarkı scout’u Mustafa Sandal.
“Mustafa Sandal, 2019’un ilk sürprizini ‘Gel Bana’ isimli yeni şarkısıyla yaptı.Sözleri Mustafa Sandal, müziği ise B Praak’a ait olan çalışmanın klibi Tayland’da çekildi.” yazıyor neyse ki powerapp.com.tr’de. Yani “çalıntı” durumu söz konusu değil.
Yine tam “Musti” işi bir parça yakalamış aslan Mustafam!
Kendisine tam “Musti” işi bir parça daha armağan etmek isterim; ritmi, melodisi 24 ayar! Kaçırma bunu da Mustafa abim:

