Tag Archives: Dilbilgisi

Tabela mabela: “Bahariye Şube” veya iyelik ekinin suçu ne?

(…) “Kahraman Bakkal”ları yere seren “süpermarket”lerden birinin manav bölümündeki karton panoda da şöyle bir yazıyla burun buruna gelseniz: “Amasya Elma”. “Sabit pazar”lardan birinde de şunu göreceksiniz: “Tokat Yaprak”!

İyelik eki kullanmak çok ayıp artık! Bu saçma sapan durumu İngilizcenin ezici etkisine bağlamak durumundayız. Bir bankanın “özdevimli/özdevinimli vezne”sine; yani ATM’sine (Automated Teller Machine) yaklaştım. Şubenin cam kapısındaki çıkartmada şu yazıyordu: Bahariye Şube. Bu aymazlık, bu şaşkınlık, bu cehalet neyin nesidir? Bu bankaların Türkçeden anlayan bir görevlisi yok mu? İyelik ekini kullanan bankalara “sendikasyon kredisi” taleplerinde zorluk mu çıkarılıyor yoksa?

“Bahariye Şubesi” yazmanın “küçük düşürücü” bir yanı mı var, pek merak ediyorum. Aynı özensizlik, aynı rezalet sokak adlarında da olanca yüzsüzlüğüyle pis pis sırıtıyor. Fazıl Hüsnü Dağlarca (Mrk. Çocuk ve Allah -mutlaka okunmalı-) Sokak… “Türkçem; benim ses bayrağım” diyen rahmetli şaire varlığında ve yokluğunda yapılmış çok tatsız bir şaka! (…)

(FAX, TAXI & SEX Espassız Sayıklamalar, sayfa 177)


Bir pankart!

Hatırlar mısınız bilmem, aylar önce Ankara Adliyesi önünde Ankara Kadın Platformu üyeleri pankart açıp Siirt’te büyüyen cinsel istismar sivilcesinin cerahatine dikkat çekmek için bir eylem düzenlemişler, attıkları sloganlarla bu yaraya dikkat çekmeye çalışmışlardı.

Grup, basın açıklamasında şu sözlere yer vermişti: “Kadınlara yönelik şiddet; kadın cinayetleri ve gitgide yaygınlaşan taciz ve tecavüzlerle devam ediyor. Dün Mardin, bugün Siirt ve Van-Erciş… Ve daha ortaya çıkmamış, çıkartılmamış onlarcası…”

Bu insanî hassasiyet, soylu dayanışma takdir edilesi elbette. Sözü dallandırıp budaklandırmaya lüzum yok. Fotoğrafa bakalım. Hadi “espas”ı paspaslayalım… “..!” garabetine gıkımızı çıkarmayalım… Ancak, “Ankara Kadın Paltformu“nu n’apacağız?

Susmayın, tecavüze sessiz kalmayın, iyi güzel… Hazırlattığınız pankartta ne yazıyor, nasıl yazıyor diye bir bakmayı da ihmal etmeyin lütfen.


“Bunu böyle bileceksin”

“Mide gibi bir organa hiç eziyet edilirmi
Kokoreç ve Midye tava hertarafta yenilirmi
Kokoreç yemek için başka yere gidilirmi
Bunu böyle bileceksin, bunu böyle bileceksin”

Geçen hafta sonu Rick(y) Schroder ile Angelina Jolie’nin “pederi” Jon Voight’un mendil üstüne mendil ıslattırdığı filminin adıyla aynı adı taşıyan ve mantar misali çoğalan, süt kuzusu bağırsağından imal edilmiş ürünleri halka arz eden bir mekânda soluklandım.
Sakatat ürünleriyle aram olmadığı için, çeyrek ekmek arasında “tavuk şiş” yedim sağa sola bakına bakına. Bu bakınma, tıkınma esnasında bir “dörtlük” gördüm yazarkasanın bulunduğu bölümün tavana yakın bir yerinde. Okumaya başladım. İlk “dize”deki -mi ekinin bitişik haline “eklemlenen” “hertaraf/ta”yı da okuyunca… Bağırsak ne değişir ki sanki, umutsuzluğuna savruldum “yine, yeni, yeniden”…

Nispeten mürekkep yalamışların “heryerde”sini okumuştum da, “hertaraf/ta”yı ilk kez görüyordum. “Midye tava”yı es geçtim. Eh, bu bitişik soru eki sorunsalının salına atladığım gibi, kendimi dışarı attım. Yaya kaldırımında kırmızı ışığın yeşile dönmesini beklerken, mırıldanıyordum: -mi soru eki, kendisinden önce gelen sözcükten ayrı yazılır.
Bunu böyle bileceksin, bunu böyle bileceksin!