Reklam meklam: Coffee-mate, nerede nezaket?

İlkokul talebesiyken hem ailemizden hem “hayat bilgisi” kitabımızdan hem de mahallemizin büyüklerinden öğrenirdik “görgü kuralları”nı. Belediye otobüslerinde büyüklere yer verilmesi gerektiğini, yaşlı bir amcanın veya teyzenin elinde birkaç file, torba (o zamanlar “poşet” yoktu!) varsa, elindeki yükü hafifletmeyi, yaşlı birisinin karşıdan karşıya geçmekte zorlandığını görünce elinden tutup yardım etmenin sevap olduğunu… Günün birinde bizim de yaşlanacağımızı hep ilkokul çağlarında öğrendik. Kafama kazınmış bir “görgü kuralı” daha vardı: Yaşça bizden büyüklerle konuşurken “sen” denmeyeceğini hep o zamanlarda öğrenmiştik.

Şu günlerde tekrar televizyon ekranlarına avdet eyleyen kahve kreması markası Coffe- mate’in reklamlarına tesadüf edince, okunma sıklığı pek az olan yazımı tekrar servis etmekte fayda mülahaza ettim.

Coffee-mate’i tüketicilerin beynine enjekte etme “görevi” şarkıcı Emre Altuğ’a verildi bildiğiniz gibi. Sokaklarda “blind test”ler yapıyor. Bu süt tozu markasının “bilinirlik” oranlarını artırmak, satın aldırabilmek için, Ülker Caramio ve Clear şampuan tarafından da tercih edilen Emre Altuğ, bu kez de Coffee-mate markalı süt tozunu tüketicilerin beynine nakşetmeye çalışıyor.

Reklam senaryosu gereği sokaktayız. Yaşlı başlı bir çiftimiz var. Emre Bey, bu yaşlı çiftle daha önce tanışmış olmalı ki, ismiyle hitap ediyor. Bankta oturan yaşlı bir amcaya test uygulanıyor. Emre Altuğ’dan seçmeler: “Evveet, Arif Bey amca bir kokla bakalım.”, “Bir de tadına bak bakalım, ne diyeceksin?” Arif Amca, eşine dönüp sorar: “Melek Hanım, neli bu?” Veee… Emre Altuğ’dan, beni zaman tüneline sokup ilkokul günlerime götüren cümle geliyor: “Ben söyleyeyim sana; Nestle Coffe-mate’li!”

Eğer Emre Bey, sokakta rastladıysa bu yaşlı çifte ve reklam senaryosu gereği ilk kez görüyorsa, “sen” diye hitap etmemeliydi, “Arif Bey Amca”ya! Kahvenin kaç türlü içildiğini bilemem ama bizden yaşça büyüklerle konuşurken, hitap ederken “siz” demeyi öğrendik biz büyüklerimizden.

Reklamların geniş kitleleri etki altına alma kudreti, özellikle çocukları ve gençleri etkileme marifeti ve dahi referans alınma durumu ortadayken, “kreatif” ekiplerin bu kabil görgü kurallarını ıskalamaları, teklifsizliğin, samimiyet adı altında yılışıklığa varan diyalogların artışına akıl almaz bir hız verebilir.

Nüfus müdürlüklerinde, noter bürolarında çalışanların, hele hele devlet hastanelerinde her kademeden görevlinin “sen” hitabından rahatsızlık duyuyorsanız, “sizi” çok iyi anlıyorum.


2 responses to “Reklam meklam: Coffee-mate, nerede nezaket?

  • pillipati adlı kullanıcının avatarı pillipati

    Adnan,

    bu nedense bütün sosyal baskıya rağmen benim de şükür ki hala rahatsız olduğum, duydukça kulağımı tırmalayan bir hitap şekli. hizmet sektöründe dahi karşılaştığımız bir hitap. çok yazık dedirten cinsten. çok önemli bir konuya değinmişsin. aslında böyle konuların lafı bile olmamalı. medya bu konuda tenkit edilmeye mahal yaratmayacak derecede özenli olmalı. toplumun genç bireylerine örnek olma fikri, bir ülkenin geleceğine yapı taşı olma fikri her hareketimizle hatırlamamız gereken bir durumsa da maalesef geleceğimizin mimarları olduğumuz her gün bulandırılan gündemle, günlük telaşlarda trafiğe kalabalıklara, hayat pahalılığına isyanlar içinde bırakılarak bize unutturulmaya çalışılıyor. ekranlardan ülke yönetimindekiler birbirlerine “sen” diye hitabediyorlar. saygı unsuru gittikçe önemini ağırlığını yitiriyor. çok yazık.

    not: yazını müsaadenle Facebook’ta paylaşıyorum.

pillipati için bir cevap yazın Cevabı iptal et